Osmanlı Devleti'nde meydana gelen ilk muhalefet hareketi Genç Osmanlıların 1865'te kurdukları cemiyet ve faaliyetleri olarak kabul edilir. Cumhuriyet Türkiye'sindeki ilk muhalif siyasî parti Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası olmakla birlikte, ilk BMM'nin açılmasıyla, siyasî parti hüviyeti altında olmaksızın, başlayan ve gelişen bir muhalefet hareketi olduğu kesindir.
Mustafa Kemal Paşa'nın A-RMHG'yi kurmasından önce Erzurum Mebusu Hoca Raif Efendi , Yeşilzade Salih Hoca ve arkadaşları A-RMHC'den ayrılarak "Muhafaza-i Mukaddesat Cemiyeti'ni" kurmuşlardı. Bu cemiyetin muhalif olduğu konulardan birisi "Komünist faaliyetlerinin artması" diğeri ise "Müdafaai Hukuk Cemiyeti'nde meydana gelen değişiklikler" olarak gösterilmiştir. Ayrıca mevcut cemiyet ilkelerinin başına da, Hilâfet ve Saltanat makamının ve devlet şeklinin olduğu gibi bırakılmasını sağlayıcı birtakım eklemeler yapmışlardır.
BMM'de A-RMHG'nin kurulmasıyla, bu grubun dışında kalan Erzurum Mebusu Celalettin Arif Bey, Hüseyin Avni Bey ve arkadaşları ikinci grubu meydana getirmiţlerdir. Muhafaza-i Mukaddesat Cemiyeti de bu grubu desteklemiţtir.
Esas amacı Mustafa Kemal Paşa'nın kişisel egemenlik kurmasına karşı çıkmak olan ikinci grup, Başkumandanlık Kanunu'nun süresinin üçüncü uzatılışında resmen oluşmuş kabul edilmekle beraber, bu tür bir muhalefetin daha eskilere dayandığı açıktır.
Birinci ve ikinci Müdafa-i Hukuk Grupları Meclis'te sık sık birbirleriyle çatışmışlardır. Bu yüzden bir kısım vekiller(bakanlar) istifa etmek zorunda kalmışlardır. Vekil seçimi ile ilgili kanunda istekleri yönünde değişiklik yaptırarak Rauf Beyin İcra Vekilleri Heyeti Reisi (Başbakan) seçmeleri grubun sayısal gücünün küçümsenmeyeceğini gösterir. Ancak ikinci grup Meclis'in ilk dönemi sonuna doğru bu gücünü kaybederek dağılmaya yüz tutmuş ve seçimlerin yenilenmesiyle de tamamen Meclis'ten uzaklaşmışlardır.
b-Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası :
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Cumhuriyet dönemi siyasî tarihinde kurulan ilk muhalefet partisi olarak kabul edilir. Meclis'te gerek ikinci grup muhalefetin, gerekse Halk Fırkası sonrası muhalefetin hazırladığı zemin, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın oluşmasını sağlamıştır.
Halifeliğin kaldırılmasına, Mustafa Kemal Paşa'nın yakın silâh arkadaşlarından Rauf ve Adnan Beyler, Refet, Kâzım Karabekir, Ali Fuad ve Cafer Tayyar Paşa'lar olumsuz tepki göstermişlerdir. Giderek şiddetlenen muhalefet hareketi 1924 yılının Ekim ayına gelindiğinde Refet Paşa, Dr. Adnan, İsmail Canbulat ve Rauf Beylerin etrafında toplanmaya başladı.
Bu arada hem milletvekili hem orduda görevli olan generaller ya ordudan ya da milletvekilliğinden uzaklaştırılarak ,Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin günlük politika cereyanları dışında kalması sağlanmıştı. Askerlik görevinden Refet Paşadan sonra Kazım Karabekir Paşa ve Ali Fuat Paşa istifa ederek siyasî hayatı seçmişlerdir.
Muhalifler gerçek bir Cumhuriyet rejimine ulaşabilmek için, Halk Fırkası'nın Meclis üzerindeki baskısını kaldırmayı başlıca zorunluluk olarak görmekteydiler. Nihayet 9 Kasım 1924'te Halk Fırkası'ndan kopmalar ilk olarak on milletvekilinin istifasıyla başlamış, daha sonraki günlerde de bu ayrılmalar devam etmiştir.
17 Kasım 1924'te ise TCF'nin kurulması tamamlanarak genel sekreterliğine Ali Fuat Paşa, Genel Başkanlığına da Kâzım Karabekir Paşa getirildi. Dr. Adnan ve Rauf Beyler de ikinci baţkan olarak görevlendirildi.
TCF'nin dayandığı esas fikir, muhalefet olmaksızın bütün kuvvetlerin Meclis'te toplanmasının otoriter bir sistem doğuracağı fikri idi. Bu nedenle fırkanın demokratik olmasına ve inkılâplara taraftar olmasına dikkat edilmiştir. Bu amaca ulaşmak için de fırka, mevcudunu 30 kişiyle sınırlandırmıştır.
TCF'nin program ve nizamnamesi incelendiğinde; ferdî hürriyetlere taraftar, din düşüncesine ve inançlara saygılı bir tavır aldığı görülür. Cumhuriyet rejimi, liberalizm ve demokrasi yeni partinin kabul ettiği temel prensiplerdir.
İktidar olmak için değil de sadece iktidarla muhalefetin yan yana çalışmasını temin etmek amacıyla kurulduğu iddia edilen TCF Meclis'te çok asabî bir ortamda doğmuştur. Hükûmetle fırka üyeleri arasında çok sert tartışmalar meydana gelmiştir. TCF yaklaşık 7 ay süren siyasî hayatı boyunca oldukça geniş taraftar kitlesine sahip olduğu söylenebilir.
Doğuda meydana gelen Şeyh Sait İsyanı, İstiklâl Mahkemeleri'nin kurulmasına ve Takrir-i Sükûn Kanunu'nun çıkarılmasına sebep olmuştur. Diyarbakır İstiklâl Mahkemesi, TCF mensuplarından eski Urfa Mutasarrıfı Fethi Bey'i isyanla ilgisi olduğu gerekçesiyle hapse mahkûm etmiş, bu karara dayanarak ta 25 Mayıs 1925'te bölgedeki TCF'nin şubelerini kapatmıştır.3 Haziran 1925'te toplanan Bakanlar Kurulu, aldığı kararla TCF'nin ülkedeki bütün şubeleri ile birlikte kapatılmasını kararlaştırmıştır.
Mustafa Kemal Paşa TCF'nin kurulmasından önceleri memnun olduğunu bildirdiyse de, daha sonra muhalefet partisinin programını tenkit ederek, TCF'nin diktatörlükle ilgili dokundurmalarından memnuniyetsizliğini ifade etmiştir. Dönemin Başvekili İsmet İnönü ise TCF'nin çıkışını; "Bu memlekette muhalefet ihtilâl demektir" şeklinde yorumlamıştır.